20100627

* Karpuzun faydaları ve iyi geldiği hastalıklar


Karpuzun faydaları ve iyi geldiği hastalıklar

  • Yaz sıcağında en lezzetli serinleme yollarından biri olan karpuzun Kanser çeşitlerine karşı olan tedavi edici ve koruyucu etkisinin yanı sıra kalp fonksiyonlarının ve kan Basıncının düzenlenmesine de yardımcı olduğu bildirildi.
  • Karpuzun, bol miktarda C vitamini ve antioksidan özelliği ile çeşitli kanser türlerine karşı etkili olan beta-karoten içerdiğini belirten uzmanlar, içerdiği yüksek potasyumun da kalp fonksiyonlarının ve kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olduğunu vurguladı.
  • Uzmanlar, aynı zamanda iyi bir lif kaynağı olduğundan bağırsak hareketlerini düzenleyen ve Bağırsak Kanserini önlemede rol oynayan karpuzun çekirdeklerinin de, içinde bulunan cucurbocitrin adlı Madde ile kan basıncını düşürmeye ve böbrek fonksiyonlarının düzenlenmesine yardımcı olduğunu kaydetti. 


    Karpuz nasıl seçilmeli?
  • Uzmanlar, yağ ve kolestrol içermediğinden ve kalorisi de düşük olduğundan yaz aylarında yapılan diyetlerde özel bir yeri bulunan karpuzun tüketilmesi için olgunlaşmış olmasına özen gösterilmesi gerektiğini bildirdi.
  • Tatlı ve sulu, olgun bir karpuz seçmek için kabuğunun renginin parlak değil mat olmasına ve tırnağınızla hafifçe kazıdığınızda yeşil kısmının kolayca çıkmasına, toprağa  oturan kısmının renginin açık sarı olmasına, beyaz veya yeşil olmamasına dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden uzmanlar, eğer kesmece karpuz alacaksanız içinin renginin parlak kırmızı, çekirdeklerinin de koyu kahverengi veya siyah renkte olmasına dikkat edilmesini istedi.
  • Karpuzun kalori oranı düşüktür. %90’ı su olan karpuz, vücudun Sıvı ihtiyacını büyük oranda karşılamasının yanında, B ve C vitamini ile Sodyum, kalsiyum, potasyum ve demir mineralleri açısından zengin bir meyvedir.Sıcak yaz günlerinde içerdiği Su oranı ile susuzluğa ilaç gibi gelen karpuz daha çok Sıcak iklimlerde yetişen, sarı renkli çiçekler açan, iri meyveli bir bitkidir.
Karpuzun faydaları
  • Çok iyi bir idrar söktürücü olan karpuz, vücuttaki atık maddeleri, bağırsakları ve kanı temizler. Kalbi koruyucu etkisi de vardır.
  • Karpuz, soğuk algınlığına iyi gelir ve cinsel gücü arttırır. Vücuda zindelik, serinlik ve ferahlık verir.
  • Börekleri çalıştırarak böbrek taşlarını ve kumlarını dökmeye yardımcı olur. Kemik gelişimini de destekler.
  • Karpuz nasıl tüketilmeli?
  • Olgunlaşmış karpuz taze olarak yenir. Karpuzun keleklerinden ise turşu yapılır. Bala zencefil katılıp karpuzla yenirse balgamı söker.
  • Karpuzdan en iyi şekilde faydalanmak için yemeklerden önce ve mümkün olduğunca kabuklarının iç kısmı ile birlikte yemek daha faydalıdır.

20100626

* 100 gr dondurma mucizesi


Her gün 100 gram dondurma çocukların kemik gelişimine katkıda bulunurken yetişkinlerin de önemli bir ihtiyacını karşılıyor.

Yaz aylarının vazgeçilmezi olan dondurmanın, kemiklerin yapı taşı olan kalsiyum ve fosfor açısından oldukça zengin olması nedeniyle çocukların gelişimi açısından önemli olduğu belirtildi.



İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Başdiyetisyeni Aygül Güven, dondurmanın magnezyum, potasyum, demir ve fosfor gibi minerallerin yanı sıra A, B, C, D, E grubu vitaminlerini de barındırdığını dile getirerek, çocuklarda fazla olan kalsiyum ihtiyacının karşılanması için dondurma tüketimini önerdiklerini ifade etti. Güven, şunları kaydetti:

“Sütte bulunan kalsiyum ve fosfor miktarı dondurma yapımında daha da yoğunlaşmaktadır. Bu nedenle her gün yüz gram dondurma çocukların gelişimi açısından oldukça önemli. Ancak bu miktarın aşılması şişmanlığa yol açabilir. Süt ihtiyacını karşılamanın yanı sıra diğer tatlılara oranla kalorisinin düşük olması dondurmayı daha da tercih edilir hale getiriyor.”

Dondurma tüketilirken dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunu söyleyen Güven, dondurmanın sağlık ile hijyen koşullarına uygun olması ve açıkta satılan dondurmaların alınmaması gerektiğini belirtti. Güven, “Dondurma çocukların kemik gelişimine katkı sağladığı gibi yetişkinlerin günlük kalori ihtiyacını da karşılıyor. Dondurma tüketilirken çikolatalı yerine limon, elma, armut, fındık içi, badem, ceviz, kivi, böğürtlen ve keçiboynuzu (harnup) karışımıyla yapılan dondurmanın tercih edilmesini öneriyoruz” dedi.

20100625

* Strese karşı bir dilim kavun

Strese karşı bir dilim kavun

12:33 | 25 Haziran 2010
Yaz aylarının serinletici meyvesi kavunun, strese karşı da etkili olduğu ortaya çıktı.

İtalyan La Stampa gazetesinde çıkan habere göre, Fransa Tarım Bilimleri Araştırmaları Enstitüsü’nden (INRA) bir grup bilim adamı, kavunun içerdiği antioksidanların strese karşı koruyucu olduğunu tespit etti.

Kavunun, antioksidan savunma enzimlerinden süperoksit dismutaz (SOD) açısından zengin bir kaynak olduğunu belirten Fransız bilim adamları, hayvanlar üzerinde yaptıkları araştırmanın sonucunda bu ezimin, sindirim sisteminde biriken stres proteinlerinin seviyesini düşürebildiğini gözlemledi.

Tüketilen kavun miktarıyla birlikte kandaki SOD seviyesinin de yükseldiğini ortaya koyan araştırmanın sonuçları, Nutrition dergisinde de yayımlandı.

20100624

* Mehmet Öz'den yeni reçete: Kansere karşı koyu renkli besinlere ağırlık verin.

Semizotunun kıymetini bilin, Amerika'da bulsam her gün yerim

Mehmet Öz'den yeni reçete: Kansere karşı koyu renkli besinlere ağırlık verin. Beyaz şeker, trans yağlar ve diyet ürünlerinden kaçın. Peki ne yiyelim? Mesala semizotu, böğürtlen, brokoli, sarımsak...
ozkat
- Kansere karşı bitkilerle ve doğal yöntemlerle tedaviye nasıl bakıyorsunuz?
Bitkilerle tedavi asırlardır var olan bir yöntem. Bugün kullanılan ilaçların bir çoğu bitkilerden oluşuyor. Kansere karşı birçok ilaç, bitkilerden elde ediliyor. Ama hangi bitkilerin ne zaman kullanılacağını insanlara öğretmek gerekiyor. Bazen çay şeklinde, bazen de yemeğe baharat olarak karıştırılanlar var.

- Bitkisel tabletlerin alınmasında sakınca var mıdır? Evet, sakıncası var. Çünkü içindeki maddeler kuvvetli olduğu için ilaç gibi tesirli değiller. Bitkisel takviyelerle birlikte bir hastalıkta kullanılan ilaçlar aynı anda alındığında pek çok yan etki yapabiliyor. Örneğin, sarı kantoron bitkisi depresyona iyi gelir. Doğum kontrol hapı ile birlikte sarı kantoron alınırsa, hamile kalınma riski artar.

- Günlük hayatımızda neleri kullanmalıyız? Uyku için papatya çayı, mide ağrıları için zencefil ve baş ağrıları için lavanta kullanılabilir. Bunlar çay şeklinde de tüketilebilir.

- Peki kanserin can dostu sigarayı bırakmanın yolları neler?Kişi, kendi kendine bırakmaya çalışırlarsa yüzde 5 başarılı olur. İlaçla bırakırlarsa başarı oranı yüzde 50'dir. Sigara kullanan bir insan sabah kalktığında ilk 2 saat sigara içmeden durabiliyorsa burada sigara ile kişi arasında duygusal bir bağ var demektir. Eğer kişi ilk 2 saat sigara içmeden duramıyorsa kimyasal bir bağımlılık vardır. Ortalama bir insan sigarayı 6 kez bırakmayı denedikten sonra başarılı olabilir. Ümitsizliğe kapılmasınlar.

- F vitamini, İngilizcede 'friendship', yani dostluk ve arkadaşlık anlamına geliyor. F vitamininin insanlar üzerindeki etkisi nedir?Bizler kendi kendimizi ayrı ayrı değil de birlikte değerlendirip, daha sıkı dostluk ve arkadaşlık ilişkisi içinde olduğumuzda, vücudumuz oksitoksin ve prolaktin hormonları salgılıyor. Bunlar bizi sakinleştiren, stresimizi azaltan ve insanların birbirleriyle bağlarını kuvvetlendiren hormonlardır. İnsanların aile bağları, arkadaşlık bağları kuvvetlenirse ve sosyal ilişkileri iyi ise o zaman pek çok hastalığa karşı bağışıklık sistemi daha güçleniyor. Bu bilimsel olarak doğruluğu ispatlanmış bir konu. Yani F vitamini mutluluk ve gençlik vitaminidir. Üstelik ücretsizdir ve eczanelerde satılmaz.

- P vitamini nedir? Yararları nelerdir?P vitamini, yani 'patlıcan' çok faydalı olan koyu renkli bir sebzedir. Kendini güneşten nasıl koruyorsa sizi de güneşin kötü etkilerinden öyle korur. Patlıcan, şeker hastalığı riskini azaltır. İçinde bulunan bioflovin maddesi arterleri genişletir, damarları açar. Tansiyonu (kan bansıncını) ve kötü kolestrolü %30 oranında düşürür. Patlıcanın kızartma hariç tüm çeşitleri yenebilir.

- Patlıcan unutkanlığa da iyi geliyor mu?Patlıcan, unutkanlığa da iyi gelir ama aslında unutkanlığa iyi gelen baharatlar hardal, köri ve sarı safrandır. Bu baharatların Alzheimer hastalığına yakalanma riskini yüzde 25 oranında azalttığı bilinmektedir.
BELİNİZİN ÖLÇÜSÜNÜ ALIN!BOYUNUZUN ölçüsünün yarısı sizin maksimum bel ölçünüz olmalıdır. Yani boyunuz 1.70 cm ise bel ölçünüz 85 cm'i geçmemelidir.
Erkeklerde bel ölçüsü 100 cm'yi,  kadınlarda ise 92 cm'yi geçmemeli.
DİYET ÜRÜNLERİNİN SAKINCALARI'DİYET ürünler kimyasallar içerir. Eğer bir yemeğin içine tatlandırıcı koyuyorsanız ve kendinizi rahatlatıyorsanız aslında beyninizi aldatıyorsunuz ve kilo almaya devam ediyorsunuz. Alışveriş sepetinde asla olmaması gereken 5 yiyecek:
- Beyaz şeker
- Mısır şurubu içeren içecekler: Renkli meşrubat, gazlı içecekler ve diyet ürünler
- Donmuş yağlar: Et yağı ve tereyağı
- Trans yağlar
- Lifsiz besinler: Beyaz ekmek ve makarna.
F VİTAMİNİ SİZİ 30 YAŞ GENÇLEŞTİRİYORBELKİ daha önce siz de 'F vitamini diye bir şey hiç duymadım' diyenlerdensiniz! Ancak hepimizin en azından bir tane dostu vardır ve F vitamini dediğimiz sağlık iksirinin kaynağı da dostlardır... Bazen sizde stres yaratan işlerin bir listesini yapıp, onlardan kurtulmanız gerekebilir. Bazen evdeki işlerinizi bir kenara bırakıp, en yakın arkadaşınızla dışarı çıkıp eğlenmeye ihtiyaç duyabilirsiniz. 'Vitamin F'nin (Friendship - Türkçesi
arkadaşlık- kelimesinin baş harfi olduğu için 'F') sağlığınıza faydaları saymakla bitmez.

BİR DOST YETERYapılan son araştırmalara göre; güçlü sosyal iletişim içerisinde olanlarda depresyona girme ve ölümcül krizlerin oluşma riski azalıyor. Düzenli F vitamini kullanmak, sizi gerçek yaşınızdan 30 yaş daha genç hale getirebilir. Çünkü bu sayede stresten uzak bir yaşamınız olur. Dostluğun sıcaklığıyla, gergin olduğunuz zamanlarda bile kan damarlarınızda pıhtılaşma ve kalp krizi geçirme riskiniz yüzde 50 azalır.
Kanserden koruyan içecek tarifi:- 2 fincan ıspanak
- 2 adet salatalık
- 1 baş kereviz
- 1 tatlı kaşığı zencefil
- 2 elma
- 1 tutam maydanoz
- 1 lime suyu ya da yarım limon suyu
Sağlık deposu besinler- Böğürtlen
- Yaban mersini
- Koyu renkli meyve ve sebzeler
- Brokoli
- Roka
- Maydonoz
- Sarımsak
- Domates
- Zeytinyağı
Süper market reyonlarında kolaylıkla bulunan ürünler- Sebzeler ve meyveler
- Derin dondurucu reyonundaki yeşil soya fasulyesi
- Tam tahıllı besinler
- İçecekler: Portakal suyu, yeşil çay, nar suyu, soya sütü
GÜLAY ÜSERBAY

AKŞAM GAZETESİ

20100606

* Her beş kadından biri sigara içiyor

Her beş kadından biri sigara içiyor

Türkiye'de kadınlar arasında sigara kullanımı her geçen gün artıyor. Tiryakilikte erkekleri aratmayan kadınlar, erken doğum, düşük riskine rağmen sigarayı bırakmaya yanaşmıyor
sigara
Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Karlıkaya'dan ürküten tablo... Prof. Dr. Karlıkaya, 'Ülkemizde her 5 kadından birisi sigara içiyor' dedi. Özellikle büyük şehirlerde sigara tüketiminin hızla arttığını belirten Karlıkaya şöyle konuştu: Sigara şirketlerinin hedeflerinde kadınlarımız ve çocuklarımız  var. Ülkemizde çok uluslu sigara şirketlerince son 20 yılda yapılan yoğun kampanyalar, özellikle büyük şehirlerde yaşayan kadınlar arasında sigara tüketimini hızla artırdı. Tütün şirketleri bağımlılık yaptığını ve öldürdüğünü bildikleri bir ürünü bilerek ve isteyerek, sinsice pazarlamakta. Kadınlar sigara içtiklerinde sadece erkeklerdeki kanser, kalp ve akciğer hastalıkları gibi hastalıklara değil aynı zamanda kadına özel sağlık sorunlarına maruz kalıyorlar. Erken doğum ve düşük gibi.. Hangi anne bunları ister?
SOSYAL İÇİCİLİK Mİ?
'SİGARA tiryakisi değilim, sosyal içiciyim' diyen kadınlar dikkat! Yapılan araştırmalar, kendilerini 'sosyal içici' olarak tanımlayan kadınların, zamanla sigara tiryakisine dönüştüğünü gösteriyor. İstatistiklere göre özellikle, yirmili yaşlarda bu tür eğilimler çok daha yaygın. İngiliz 'The Sun' gazetesinde yer alan haberde şu bilgiler veriliyor: Kabullenmeniz gereken gerçek şu ki, kendinizi sosyal içici olarak tanımlamanız, sağlığınıza tiryakilerden daha az zarar verdiğinizin göstergesi değil. Sağlık örgütleri, yaptıkları araştırmalarda, haftada bir paketten daha az sigara tüketen insanlarla, günde bir paket ya da daha fazlasını tüketenlerin, sağlıklarına hemen hemen aynı oranda zarar verdiğini ortaya koyuyor.

http://www.aksam.com.tr/2010/06/07/haber/saglik/1332/her_bes_kadindan_biri_sigara_iciyor.html

* Prostatda en riskli grup...

Prostatda en riskli grup...

Doç. Dr. Muammer Kendirci'dan önemli uyarılar.
104703
Prostat büyümesinin, 50 yaşın üzerindeki her iki erkekten birini etkileyebilmesi nedeniyle en sık karşılaşılan ürolojik rahatsızlık olduğu bildirildi.

Üroloji Kliniğinden Doç. Dr. Muammer Kendirci, bir program kapsamında geldiği Bursa'da, AA muhabirine, idrar kesesinin altında yer alan prostatın, uretra denilen dış idrar kanalını çevreleyen, erişkin erkeklerde ortalama 20 gram ağırlığındaki bir salgı bezi olduğu söyledi.

Prostatta, temel olarak 3 ana hastalığın ortaya çıktığını belirten Kendirci, bunların prostatın iyi huylu büyümesi (BPH), prostat kanseri ve iltihabı olarak sıralanabileceğini dile getirdi.

Kendirci, prostatın iyi huylu büyümesinin (Benign Prostat Hiperplazisi), bu 3 hastalık içinde en sık gözlenen rahatsızlık olduğunu dile getirerek, ''Prostat büyümesi, 50 yaşın üzerindeki hemen her iki erkekten birini etkileyebilmesi nedeniyle en sık karşılaştığımız ürolojik rahatsızlık'' dedi.

''KALITSAL GEÇİŞ GÖSTERİYOR''

Prostat büyümesinin, ortaya çıkma nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, yaşlanmayla doğrudan ilişkili olduğunun düşünüldüğünü ifade eden Kendirci, şöyle konuştu:

''Yaşlanmaya bağlı olarak özellikle kan ve prostattaki androjen hormonlarının düzeylerindeki değişiklikler, yapısal bazı değişikliklere yol açarak prostat büyümesine neden olmakta. Yani, hastalığın başlaması için temel neden yaşlanmadır. Ancak, başka bazı faktörler de hastalığın oluşumuna katkıda bulunmakta. Yapılan araştırmalarda prostat büyümesinin kalıtsal bir geçiş gösterdiği ispatlanmıştır. Ailesinde prostat büyümesi olan bireylerin bu hastalığa yakalanma riski olmayan olgulara göre 4 kat daha fazladır.''

YAŞ VE HASTALIK İLİŞKİSİ

Kendirci, yapılan çalışmalarda, 40−50 yaşları arasındaki erkeklerde prostat büyümesi olasılığı yüzde 15−20 oranında izlenirken, bu oranın 50 yaşın üzerinde yüzde 50'ye, 60 yaşın üzerinde yüzde 65'e ve 80 yaşından sonra ise yüzde 90'lara çıktığına dikkati çekti.

Dolayısıyla prostat büyümesinin, yaşlanmayla doğrudan ilişkili bir hastalık olduğunun söylenebileceğini belirten Kendirci, ''Prostat büyümesi özellikle 40 yaşından itibaren başlamakta ve 50 yaşın üzerindeki her iki erkekten birinde görülmektedir'' dedi.

Kendirci, Dünya Sağlık Örgütü'nün 2009'da yayımladığı ve 193 ülkeyi kapsayan ölçümlerinde, ülkemizdeki erkeklerin yaşam beklentisinin son 7 yılda 4 yaş artarak 71'e ulaştığını kaydederek, yaşam süresinin uzamasının, prostat hastalığı nedeniyle ürologlara başvuracak erkek sayısının her geçen yıl daha da artacağı anlamına geldiğini vurguladı.

PROSTAT KANSERİ 2. SIRADA

Kendirci, prostat kanserinin, prostatın iyi huylu büyümesinden tamamen farklı bir durum olduğunu dile getirerek, Türkiye'de akciğer kanserinden sonra erkeklerde en sık görülen 2. türün prostat kanseri olduğuna dikkati çekti.

Genel olarak tüm yaş grupları göz önüne alındığında, herhangi bir nedenle üroloji polikliniklerine gelen her 10 erkekten 3'ünün prostata bağlı bir hastalık yüzünden başvurduğunun hesaplandığını belirten Kendirci, şunları kaydetti:

''Yaş grubu ve bölgesel dağılıma göre değişmekle birlikte, bir üroloğa başvuran 50 yaşın üzerindeki her 3 erkekten birinde, tedavi gerektiren prostat büyümesi saptanmaktadır. Her prostat büyümesi tedavi edilmelidir diye bir kural yok. Ancak, bu hastalığa bağlı şikayetleri olan ve yaşam kalitesi olumsuz yönde etkilenen hastalar tedavi için adaydırlar. Yapılan çalışmalarda, prostat büyümesine bağlı yakınmaları olan her 10 erkekten 3'ünün hayatlarının bir döneminde prostata yönelik cerrahi müdahale geçirdikleri gösterilmiştir. Bu cerrahi müdahale, hastaların yüzde 60'ında teşhis konduktan sonraki 1 yıl içinde gerçekleşmektedir.''

http://www.aksam.com.tr/2010/06/07/haber/saglik/1331/prostatda_en_riskli_grup___.html