20110328

* Çay - Kafkas usulü çay demleme / Uzun ve sağlıklı bir yaşamın sırlarından....

Çay Tiryakilerine
http://s51.radikal.ru/i134/0808/8f/eabab5c8e5ab.jpg
Gazeteci Ertuğrul Akbay, Kafkaslar'da uzun ve sağlıklı yaşayan Türk ırkını inceledi. Sırrın Kafkas usulü demlenen ve yemeklerden önce içilen çayda olduğunu ortaya çıkardı.
Gazetelerde okumuş, televizyonlarda görmüş veya bir yerlerden duymuşsunuzdur mutlaka: Dünyanın en yaşlı insanları Kafkasya'da yaşar. Bu insanlar yaşlı olmakla birlikte, son derece güçlü-kuvvetli ve dinçtir. 100 yaşına gelmeyi veya geçmeyi de önemsemezler pek fazla. Çünkü aralarında 125, hatta150 yaşında insanlar vardır. Bu işin bir sırrı da çayda yatıyor. (hürriyet)
 
 http://img515.imageshack.us/img515/995/erkezresmi019wc.jpg
Kafkas halkları, votkaya, şaraba veya suya değil, çaya düşkündür. Bölgede en fazla tüketilen içecek çaydır. Prof. Sultanov'un veya başka bilim adamlarının yaptığı araştırmalar, insan sağlığı açısından çayın önemini ortaya koyuyor zaten.
Ancak, çay içmeyi bilmek şart. Aksi takdirde, akşama kadar da çay içseniz, bir faydasını göremezsiniz.
Çay içmeyi bilmek demek, öncelikle ne zaman içilmesi ve nasıl demlenmesi gerektiğini bilmek anlamına geliyor.
Kafkasya'da çay yemeklerden önce içiliyor.
Sebebi de gayet basit aslında. Çayın içindeki 'tein' maddesi, midenin çeşitli salgılarını harekete geçiriyor ve bu da sindirimi kolaylaştırıyor. Sindirimin kolaylaşması ise hem midenin yorulmasını önlüyor, hem de yemeklerin iyi hazmedilmesini sağlıyor. Yine çayın içinde bulunan ve en az 'tein' kadar önemli olan 'tanen' maddesi ise sindirim sırasında zararlı maddeleri ayrıştırıyor.
Midenin en az kalp kadar hayati bir organ olduğunu da biliyorsunuz herhalde.
 
http://img03.blogcu.com/images/l/e/e/leeion/c1_1256134883.jpg
ÇAY NEDEN ÖNEMLİ
Hakkında şiirler yazılan, şarkılar bestelenen çay bitkisi için ne denilse az aslında. Söz gelişi, biraz önce sözünü ettiğimiz 'tein'in 'tanen'le bileşim içerisinde olması, neredeyse bilimsel bir mucize. Çünkü bu bileşme sonucu ortaya çıkan saf 'tein'in kuvvet verici ve uyarıcı etkisi, sinir sisteminin faaliyetini daha ölçülü ve daha sürekli kılmasına yarıyor. Ayrıca bu bileşme, organizmanın enerjisini muhafaza etmesini de sağlıyor. 'Tanen', tek başına bağırsaklar için de hayli önemli bir madde. Bağırsak hücrelerinin tahrip olmasını engellediği gibi, fazla tuz ve su kaybını da önlüyor.
Sadece bu kadar da değil. Çay, her açıdan son derece zengin bir bitki. İçinde vitamin de var, mineral tuz, alkolitler ve mazı tozu gibi maddeler de. Öte yandan, B grubu vitaminlerle, C vitamini ve nikotin asidi açısından da son derece zengin bir kaynak. Ayrıca, damar sertliğini önleyici P vitamini içerdiği de artık herkes tarafından biliniyor. Demir tuzu, magnezyum, manganez ve sodyum gibi mineraller, bakır, fluor, iyot ve aminoasit gibi temel elemanlar da cabası.
Sporcular için de ayrı bir önemi var çayın. Antrenman veya müsabaka öncesi içilen usulüne uygun demlenmiş bir bardak şekersiz çay, sporcuya enerji vermekle kalmıyor, kendini daha diri hissetmesini de sağlıyor.
Aynı zamanda zihni bir uyarıcı olan çayın afrodizyak etkisi de var elbette. Zihinle birlikte bedeni de canlandırdığı için, cinsel performans katsayısını gözle görülür bir biçimde artırıyor.
Bir kez daha tekrarlayalım: Bütün bu bilgiler, Kafkas usulü demlenen çay için geçerli. Çayı doğru-dürüst demlemeyi bilmez veya sallama çaylarla yetinirseniz, fayda yerine zarar görmeniz kaçınılmazdır. Oysa, biraz sonra öğreneceğiniz kurallara göre demleyeceğiniz çaydan yedi-sekiz bardak içseniz bile bir zararını görmezsiniz. Aksine, sinirleriniz yatışır ve dilerseniz mışıl mışıl bir uyku çekersiniz.
http://www.alokozay.com.tr/images/themes/tips.jpg

ÇAY NASIL DEMLENMELİ
Önce küçük bir teknik bilgi: Demlik muhakkak porselen olmalı. Demliğin altındaki su kabının o kadar önemi yok, ama demlik mutlaka porselen olmalı.
Tozu alınmış çayı (Yeşil çay daha makbuldür), adam başına bir tatlı kaşığı hesabıyla porselen demliğe koyun. Arkasından, akşamdan kaynatılıp sabaha kadar dinlendirilmiş suyu da yarısını geçecek şekilde demliğe doldurun.
Peki ama neden akşamdan kaynatılıp dinlendirilmiş su tavsiye ediliyor? Bunun da sebebi gayet basit: Bir gece önce kaynatılıp dinlendirilen su yumuşar ve suyu sertleştiren maddeler dibe çöker. 

Bir sonraki aşama ise, porselen demliği, daha önceden ocağa konulmuş ve içindeki su kaynamaya başlamış çaydanlığın üzerine yerleştirmekten ibaret.
Böylece, porselen demlik kaynayan suyla beraber ısınacak ve içindeki çay yavaş yavaş demlenmeye başlayacaktır. Porselen demliğin kaynayan kabın üzerinde 15-20 dakika kalması yeterlidir. Bu sürede, demlikteki çayın sıcaklığı 45-50 dereceyi bulacaktır.
Arkasından, demliği indiriyorsunuz ve üzerini bir havluyla örterek beş-on dakika dinlenmeye bırakıyorsunuz.
Aman dikkat, suyun kaynatıldığı kabın içini kaplayan kirece benzer tabakayı sakın kazımayın, aksine itina ile korumaya çalışın. Çünkü, kaynayan su sabaha kadar bekletildiği için suyun içindeki zararlı maddeler dibe çöküyor. Kirece benzeyen beyaz tabaka, filtre görevi yaparak bu maddelerin tutulmasını sağlıyor. Böylelikle su yumuşaklığını koruyor. Unutmayın, su ne kadar yumuşarsa, çayın tadı, kokusu ve lezzeti o kadar güzel olur.

ÇAYINIZ ARTIK HAZIR
Türkiye'de benimsediğimiz yöntemin aksine, bardağa önce kaynamış su koymanız gerekiyor. Yani, bilinen alışkanlığınızı tam tersine çevireceksiniz. Suyun üzerine de, istenilen ölçüde dem ekleyeceksiniz. Çünkü kaynamış suyun demin üzerine konması, demin sıcaklığının birdenbire artmasına neden oluyor. Bu da, çayın içindeki faydalı elemanların parçalanıp dağılmasına yol açıyor. Aman dikkat, içeceğiniz çayın sıcaklığı hiçbir zaman 60 derecenin üzerine çıkmamalı. 

Şeker konusunda da ciddi bir uyarımız var. Mümkünse çayınızı şekersiz için. Eğer şekersiz içemiyorsanız, ülkemizde 'kıtlama' denilen tarzı tercih etmenizi öneriyoruz. Doğrudan çaya karıştırılan şeker, çaydaki kimi faydalı maddeleri yok ettiği için sakıncalı bulunuyor.
Küçük bir uyarı daha: Demlediğiniz çayı, en fazla yarım saatlik bir süre içinde bitirmeniz gerekiyor. Zira yarım saatten fazla bekletilen dem ağırlaşıyor ve faydalı eleman bakımından fakirleşiyor. 

Kekik çaya lezzet katar
http://yemektarifleri.chatulkesi.com/wp-content/uploads/2011/03/kekik_cay.jpg 
Kafkasya'da yaşayan insanlar, çaya kekik katmayı neredeyse hiç ihmal etmiyorlar. Çünkü, bir kaşık kekik eklenmiş çay, sağlık açısından çok daha faydalı özellikler taşıyor. Neden mi? Kekiğin içinde 'oleum serpili' denilen bir tür yağ var. Bu yağ, mide ve pankreas salgılarının düzenlenmesini, dolayısıyla da sindirimin kolaylaşmasını sağlıyor. Kekik ayrıca, mide spazmlarını engelliyor, kan dolaşımını hızlandırıyor ve böbrek kumlarının düşmesine yardımcı oluyor. Son olarak, kekiğin şeker hastalarının şekerini düşürdüğünü, mide ve bağırsak ağrılarına iyi geldiğini de söyleyelim.

NOT: Demliğe atılacak iki yaprak taze adaçayı, içindeki vitaminler ve aroması sayesinde insana zindelik verir.
 
http://www.herbalisterdogantepeli.com/userfiles/adacayi2.jpg

Beş adımda Kafkas usulü çay
Porselen bir demliğin içine, adam başı bir tatlı kaşığı, tozu elenmiş çay konur.
Önceden kaynatılıp soğumaya bırakılmış su, yarısını biraz geçecek şekilde demliğe doldurulur. 

Kapağı kapatılan demlik, daha önce ateşe konulan ve fokur fokur kaynayan çaydanlığın üzerine oturtulur. Çaydanlığın üzerinde 15-20 dakika kalan porselen demlik, ateşten alınır ve üzerine bir havlu örtülüp beş-on dakika dinlenmeye bırakılır.
Servis yapılırken bardağa önce sıcak su, onun üzerine de arzu edildiği kadar dem ilave edilir.!

 
 
Kafkas usulü çay
  1. Açıklama : Kafkasya’da çay yemeklerden önce içiliyor.
    Sebebi de gayet basit aslında. Çayın içindeki ‘tein’ maddesi, midenin çeşitli salgılarını harekete geçiriyor ve bu da sindirimi kolaylaştırıyor. Sindirimin kolaylaşması ise hem midenin yorulmasını önlüyor, hem de yemeklerin iyi hazmedilmesini sağlıyor. Yine çayın içinde bulunan ve en az ‘tein’ kadar önemli olan ‘tanen’ maddesi ise sindirim sırasında zararlı maddeleri ayrıştırıyor.
    Midenin en az kalp kadar hayati bir organ olduğunu da biliyorsunuz herhalde
    Kaç Kişilik 4
    Süre 15 dk
    Zorluk Derecesi: Kolay

    Kullanılan Malzemeler:
    1. Kişi başına 2 tatlı kaşığı çay[yeşil çay tercih sebebi]
    Hazırlık 

    Tarifin Hazırlanışı
    1. Önce küçük bir teknik bilgi: Demlik muhakkak porselen olmalı. Demliğin altındaki su kabının o kadar önemi yok, ama demlik mutlaka porselen olmalı.
    2. Tozu alınmış çayı (Yeşil çay daha makbuldür), adam başına bir tatlı kaşığı hesabıyla porselen demliğe koyun. Arkasından, akşamdan kaynatılıp sabaha kadar dinlendirilmiş suyu da yarısını geçecek şekilde demliğe doldurun.
    3. Peki ama neden akşamdan kaynatılıp dinlendirilmiş su tavsiye ediliyor? Bunun da sebebi gayet basit: Bir gece önce kaynatılıp dinlendirilen su yumuşar ve suyu sertleştiren maddeler dibe çöker.
    4. Bir sonraki aşama ise, porselen demliği, daha önceden ocağa konulmuş ve içindeki su kaynamaya başlamış çaydanlığın üzerine yerleştirmekten ibaret.
    5. Böylece, porselen demlik kaynayan suyla beraber ısınacak ve içindeki çay yavaş yavaş demlenmeye başlayacaktır. Porselen demliğin kaynayan kabın üzerinde 15-20 dakika kalması yeterlidir. Bu sürede, demlikteki çayın sıcaklığı 45-50 dereceyi bulacaktır.
    6. Arkasından, demliği indiriyorsunuz ve üzerini bir havluyla örterek beş-on dakika dinlenmeye bırakıyorsunuz.
    7. Aman dikkat, suyun kaynatıldığı kabın içini kaplayan kirece benzer tabakayı sakın kazımayın, aksine itina ile korumaya çalışın. Çünkü, kaynayan su sabaha kadar bekletildiği için suyun içindeki zararlı maddeler dibe çöküyor. Kirece benzeyen beyaz tabaka, filtre görevi yaparak bu maddelerin tutulmasını sağlıyor. Böylelikle su yumuşaklığını koruyor. Unutmayın, su ne kadar yumuşarsa, çayın tadı, kokusu ve lezzeti o kadar güzel olur
    8. Kekik çaya lezzet katar
    9. Kafkasya’da yaşayan insanlar, çaya kekik katmayı neredeyse hiç ihmal etmiyorlar. Çünkü, bir kaşık kekik eklenmiş çay, sağlık açısından çok daha faydalı özellikler taşıyor. Neden mi? Kekiğin içinde ‘oleum serpili’ denilen bir tür yağ var. Bu yağ, mide ve pankreas salgılarının düzenlenmesini, dolayısıyla da sindirimin kolaylaşmasını sağlıyor. Kekik ayrıca, mide spazmlarını engelliyor, kan dolaşımını hızlandırıyor ve böbrek kumlarının düşmesine yardımcı oluyor. Son olarak, kekiğin şeker hastalarının şekerini düşürdüğünü, mide ve bağırsak ağrılarına iyi geldiğini de söyleyelim.
    10. NOT: Demliğe atılacak iki yaprak taze adaçayı, içindeki vitaminler ve aroması sayesinde insana zindelik verir.
    11. Beş adımda Kafkas usulü çay
    12. Porselen bir demliğin içine, adam başı bir tatlı kaşığı, tozu elenmiş çay konur.
    13. Önceden kaynatılıp soğumaya bırakılmış su, yarısını biraz geçecek şekilde demliğe doldurulur.
    14. Kapağı kapatılan demlik, daha önce ateşe konulan ve fokur fokur kaynayan çaydanlığın üzerine oturtulur.
    15. Çaydanlığın üzerinde 15-20 dakika kalan porselen demlik, ateşten alınır ve üzerine bir havlu örtülüp beş-on dakika dinlenmeye bırakılır.
    16. Servis yapılırken bardağa önce sıcak su, onun üzerine de arzu edildiği kadar dem ilave edilir.(hürriyet)

20110327

* Kadınlara özel besinler

17 Ocak 2011, Pazartesi
 
Diyetisyen Özlem Sert Aydın

Kadınlara özel besinler

http://www.mersinhaber.com/HaberResim/1YVT4PJ649692691.jpg

Sağlıklı beslenmenin ilk altın kuralı ihtiyacınız ölçüsünde bütün besin gruplarından tüketmektir. Fakat biz kadınların bazı yiyeceklere daha fazla önem vermemiz de gerekmekte. Yapılan araştırmalar osteoporoz, meme ve rahim kanseri, kalp hastalıklarından korunmada ve menopoz sıkıntılarının azaltılmasında bazı besinlerin etkili olduğu yönünde.
Beslenmenizde illaki tüketmeniz gereken 9 besin;

Nohut
İçeriğindeki fitoöstrojen sayesinde bayanlarda östrojen hormonunu dengeler, menopoz döneminin daha rahat atlatılmasını sağlar. Lif oranının yüksek olmasından dolayı kabızlığa karşı etkilidir ve damar tıkanıklığını giderir. Yapılan çalışmalar meme kanserine karşı koruyucu etkisi bulunduğunu belirtmektedir.

Domates
Günlük beslenmemizde salata, sebze yemekleri içerisinde illaki tükettiğimiz domates likopenden zengin bir sebze. Likopen meme ve rahim kanseri olmak üzere birçok kanser türüne ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır. Likopenin etkisini artırmak için domatesi pişirmek ve biraz sıvı yağ ilave etmek de önemli bir unsur.

Keten tohumu
Keten tohumu 3 önemli besin öğesinden zengindir; omega-3 yağ asidi, posa ve lignan. Lignanlar hastalıklara karşı koruyucu özelliği olan yararlı bileşiklerdir. Yapılan araştırmalara göre günde tüketilen 40g. toz keten tohumu menopoz sıkıntılarının azaltılmasında , iyi kolesterol seviyesinin yükselmesinde yine bayanlarda sıkça görülen kabızlığın giderilmesinde ve meme kanserini önlemede faydalı olmaktadır. Günde 1-2 yemek kaşığı toz keten tohumu tüketilmesi yeterlidir. Sebze yemeklerine, salataya, çorbaya ilave ederek daha rahat yemek mümkün.
http://saglik.objektifbakis.com/upload/resimler/haber/besin.JPG
Hamsi veya somon
Omega-3 yağ asidi herkesin tüketmesi gereken bir yağ asidi ama bayanların daha fazla önem vermesi gerekmekte. Hamilelik döneminde bebeğin sinir gelişimi ve beyin gelişimi için çok önemli bir yağ asidi. Emziklilik döneminde sütün kalitesini artırmakta ve annenin lohusa sendromundan kurtulmasına yardımcı olmakta. Menstürasyon sorunlarını hafifletmekte ve regl yi düzenlemektedir. Menopoz döneminde östrojen salınımını artırmakta ve kemik sağlığını güçlendirmektedir. Haftada 2 kez 1 porsiyon tüketmeye özen gösterin.

Ispanak
Ispanak demir, iyot, kalsiyum, folik asit, klorofil, lutein, zeaxanthin, A, C, ve K vitaminlerinden zengindir. Folik asit hamilelerde bebeğin spina bifida denilen hastalıktan korunmasını sağlar ve ileri yaşlarda görülen alzheimer riskini azaltır. Ispanak yaşa bağlı görme fonksiyonlarındaki azalmayı önler, karaciğer ve mide kanserlerine karşı koruyucudur, menopoz döneminde kemik sağlığının korunması için önemlidir ve yine özellikle bu dönemde görülen ödem sorunlarının da hafifletilmesinde yardımcıdır. Kan dolaşımını hızlandırdığından bayanlarda varis oluşumunu azaltır.

Böğürtlen
Kadınlarda üriner sistem enfeksiyonlarına karşı etkili olduğu bilinen böğürtlen içeriğindeki hippurik asit sayesinde hastalık yapan bakterileri yok edici özelliğe sahiptir. Proantosiyanin ve flavonoidler sayesinde güçlü bir antioksidanttır.

Yoğurt ve Kefir
Sindirim sisteminin sağlıklı çalışmasına yardımcı etkisi bulunmaktadır, mide rahatsızlıklarını önler . Zararlı bakterilerin üremesini durdurarak bağırsakların düzenli olarak çalışmasını sağlar. Kolon kanserine karşı koruyucu etkisi vardır. Kolesterol miktarının azalmasına yardımcı olur.

Karnabahar
Karnabahar içeriğindeki ferulik asit sayesinde meme kanserine karşı koruyucu etki göstermektedir ayrıca düzenli tüketimiyle bakteri ve virüslere karşı vücudu koruyucu ve ağır metalleri de vücuttan temizleyici özelliği bulunmaktadır. Regl sırasında veya menopoz döneminde de ödem atıcı özelliği bulunmakta. Mümkün olduğu kadar etrafındaki yeşil yapraklarıyla birlikte pişirin.

Ceviz
Günde 10 adet tüketilen ceviz osteoporoz riskini azaltmakta ve meme kanserine karşı koruyucu rol oynamaktadır. İçeriğindeki fitosterol ve omega-3 yağ asidinin kanser tümör gelişimini yavaşlattığı bilinmektedir.

Dyt.Özlem Sert Aydın

http://www.e-annebebek.com/wp-content/uploads/2010/08/emziren-kad%C4%B1n-beslenme.jpg

* Menopozda diş kemikleri de eriyor

http://www.kozmodermo.com/images/cinsiyetegorecilt/menapoz.jpgMenopozda diş kemikleri de eriyor
Kemik erimesi riskinin arttığı menopoz döneminde dişler de tehlike altında. Zira dişi çevreleyen kemiklerde de erime meydana geliyor.

İstanbul- Menopoz, kadınlar için biyolojik ve psikolojik olarak birçok değişimin yaşandığı zorlu bir dönem. Ağız ve diş sağlığı da menopoz döneminde en az psikoloji kadar etkileniyor. Diş Hekimi Protez Uzmanı Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, ağız ve diş sağlığının sürekliliğini sağlamak için yeterli bakımın şart olduğunu belirtti ve menopoz döneminde ağız-diş sağlığıyla ilgili şu bilgileri verdi:

Kadınlarda ağız-diş sağlığının menopoz, hamilelik, bebek emzirme ve regl dönemlerinde farklılıklar gösterdiğine dikkat çeken Dr. Kışlaoğlu, menopozda yaşanan psikolojik sorunlar nedeniyle uzunca bir süre profesyonel ağız bakımına ara verilmesinin, ağız sağlığı sorunlarının büyümesine neden olabileceğini vurguladı. Yaşa bağlı ve cerrahi işlem sonrası gelişen menopozla kadınlarda aşırı terleme, ciltte gerginlik, sıkıntı, saç dökülmesi, osteoporoz ve kalp damar hastalıkları riskinde artış gibi sorunların ortaya çıktığını belirten Kışlaoğlu, bu süreçte en çok ihmal edilen konunun ağız bölgesindeki sorunlar olduğunu söyledi.


Ağız içinde değişiklikler oluyor

Menopoz döneminde tat değişiklikleri, ağızda yanma hissi, tükürük akışında azalmaya bağlı ağız kuruluğu, sıcak veya soğuk yiyeceklere karşı aşırı hassasiyet ve en önemlisi çene kemiğinde ve dişi çevreleyen kemikte erimenin en belirgin değişiklikler olduğunu belirten Kışlaoğlu, menopoz döneminde diş bakımına özen gösterilmesi gerektiğini aktardı.
http://www.trendus.com/images/news/orjinal/menopoz-doneminde-dis-sagligi_11032011112106.jpg 
Bol süt için, şekerli gıdalardan kaçının

Günde 2 kez dişlerin düzenli fırçalanmasını ve aylık periyotlar halinde rutin diş hekimi kontrollerine gidilmesini öneren Kışlaoğlu, bu dönemde süt ve süt ürünleri tüketmenin ve şekerli gıdalardan kaçınmanın diş sağlığı açısından doğru olacağını sözlerine ekledi.


Cumhuriyet Haber Portalı

* Bize kilo aldıran ve hatalı olan davranışlar nelerdir?

Bize kilo aldıran ve hatalı olan davranışlar nelerdir?

Bize kilo aldıran ve hatalı olan davranışlar nelerdir?



Ø          Fazla yiyecek tüketimi
Ø          Sağlıklı yiyecekler yerine hazır, kalorisi yüksek yiyeceklerin seçimi
Ø          Hızlı yemek, yiyecekleri iyi çiğnememek
Ø          Öğün atlamak
Ø          Sürekli atıştırmak
Ø          Gün boyu aç kalıp akşam yemeğini geç saatlerde yemek
Ø          Akşam yemeğinden sonra sürekli atıştırmak
Ø          Gece uykudan kalkıp yemek yeme
Ø          Stresli, üzüntülü, sevinçli zamanlarda yiyecek miktarını ayarlayamamak
Ø          Su içmemek,
Ø          Su yerine şekerli içecekleri tüketmek
 
  http://2.bp.blogspot.com/_J2kWasMSKEs/S7Pn3n7e63I/AAAAAAAAADE/Q-ucjBWZcK0/s1600/Zay%C4%B1flad%C4%B1ktan+Sonra+Tekrar+Kilo+Alma.gif
Diyetisyen Selma Önelge Gür
selmagur@diyetistanbul.com

20110305

* LİMONUN ŞAŞIRTICI FAYDALARI

File:Limon.JPG

LİMONUN ŞAŞIRTICI FAYDALARI

Tıpta son yenilik, kansere karşı etkili!

Limon, kanser hücrelerini öldüren mucizevi bir mahsul. Kemoterapiden 10,000 kat daha güçlü!!!

Neden biz bunları bilmiyoruz? Çünkü bazı laboratuarlarda üretilen sentetik ilaçlarla birileri çok büyük karlar elde ediyor.

- Limonun tadı güzel ve kemoterapinin korkunç yan etkilerine sebep olmuyor. Multimilyonerlerin sahip olduğu büyük şirketlerin karlarına zeval gelmesin diye bu sır saklanırken daha kaç kişi ölecek? Bildiğiniz gibi limon ağacı, limon ve lim (yeşil limon) gibi çeşitleriyle bilinir.
- Bu meyveyi farklı şekillerde yiyebilirsiniz: posasını yiyebilir, suyunu sıkabilir, içecekler hazırlayabilir, şerbetler ve tatlılar yapabilirsiniz.
- Bir çok erdemleriyle tanınır, ama en ilginç olanı tümör ve kistler üzerine olanıdır.
- Bu bitki her tür kanser tipine karşı kanıtlanmış bir çaredir. Bazıları kanserin her türlü varyasyonuna karşı yararlı olduğunu söylüyor.
- Bakteri enfeksiyonları ve mantarlara karşı anti mikrobal spektrum olduğu, kurt ve parazitlere karşı etkili olduğu kabul ediliyor.
- Yüksek tansiyonu dengeliyor. Bunlar dışında stresle savaşan, sinir bozukluklarına iyi gelen antidepresan etkisi var.

Bu bilginin alındığı kaynak gerçekten büyüleyici:
Dünyanın en büyük ilaç üreticilerinden birinden öğrenildiğine göre; 1970'ten beri 20'den fazla farklı laboratuar test etti ve sonuç olarak
limon ekstresinin 12 kanser tipinde kötü huylu hücreleri yok ettiği ortaya çıktı!
-Bu kanserler içinde kolon, göğüs, prostat, akciğer ve pankreas kanserleri de var.
-Kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatmada limon ağacı bileşenlerinin Adriamycin adlı bütün dünyada genellikle kemoterapide kullanılan ilaçtan 10,000 kat daha iyi olduğu gösterildi.
-Daha da hayret verici olan; limon ekstreleri ile yapılan bu terapi sadece kötü huylu kanser hücrelerini yok ediyor ve sağlıklı hücrelere hiçbir etkisi bulunmuyor.

lemon - photo/picture definition - lemon word and phrase image

20110301

* Az su içenin zekası düşük oluyor

Az su içenin zekası düşük oluyor

Ülkemizde çocukların yeterli oranda su içmediğini söyleyen uzmanlar, yetersiz sıvı alımının çocuğun fiziksel ve zihinsel performansını olumsuz etkilediğini söylüyor.

Yetişkin bir bireyin vücut ağırlığının yüzde 60`ını su oluşturuyor. Bu oran prematüre bebeklerde yüzde 83 ve zamanında doğan bebeklerde yüzde 79 gibi yüksek bir rakamda seyrederken, doğum sonrasında ilk 3. ayda yüzde 70`e, 1 yaşında da yüzde 60`a iniyor. Su insan yaşamı için büyük bir önem taşıyor. Çünkü su besinleri ve oksijeni organlara taşmak, vücut ısısını dengelemek, metabolizmayı düzenlemek, vücuttaki toksik maddelerin atılmasını sağlamak ve enfeksiyonlarla savaşmak gibi birçok önemli görev üstleniyor.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Özgeneci Öngün, yeterli su tüketiminin çocuklarda yetişkinlere nazaran daha büyük bir önem taşıdığına dikkat çekerek, `Su çocukların sağlıklı gelişimleri için ihtiyaç duydukları protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral gibi yaşamsal önem taşıyan temel besin öğeleri arasında yer alıyor. Bu nedenle çocuklarda minimum sıvı tüketimi erişkinlerin 2 katı olmalı` uyarısında bulunuyor.
İLK 6 AY SU İÇİRMEYİN!
Dr. Öngün, bebeğe ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi gerektiğini belirterek, `Bu süreçte suyu ne kadar kaynatırsanız kaynatın, içinde bulunan mikroplar bebeğe kolaylıkla geçebiliyor. İlk 6 ay bebeğin vücut dirence düşük olduğu için enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riski daha kolay oluyor. Bu yüzden su tüketimine katı gıdalara geçiş yapıldığında başlamalısınız` diyor.
SUSUZLUK BEBEĞİ HUZURSUZ VE BİTKİN YAPIYOR
Yetersiz su alımı çocuklarda ishal ve enfeksiyon hastalıkları gibi ciddi sonuçlar ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Üstelik vücut ağırlığının yüzde 5`i kadar su kaybı çocuklarda herhangi bir belirti de vermiyor. Vücut ağırlığının yüzde 10`u kadar su kaybı durumunda ise; huzursuzluk, dudak ve gözlerde kuruluk gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Vücuttaki su kaybı yüzde 15`e ulaştığında halsizlik, baş dönmesi, bulantı, kusma ve gözyaşı azalması şeklinde belirtiler görülüyor.
Dr. Arzu Özgeneci Öngün, yetersiz su alımının bir başka göstergesinin de idrarın yoğunluğu olduğunu söyleyerek, `Koyu renkte idrar yeterince su alınmadığının önemli bir göstergesi. Normal su içen bir çocukta idrar kokusuz açık sarı renkte oluyor` diyor. Yetersiz su tüketimi uzun vadede görme sorunları, bilinç kaybı, hatta böbrek yetmezliği, şok ve koma gibi çok ağır tablolara da neden olabiliyor.

ZİHİNSEL PERFORMANSI DÜŞÜRÜYOR
Dr. Öngün, yetersiz su tüketiminin sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel performansı da düşürdüğü ve konsantrasyon bozukluğuna yol açtığı uyarısında bulunarak, `Yetersiz su tüketen çocukların konsantrasyonları düşüyor ve öğrenme yetenekleri azalıyor. Bunun sonucunda da okul çağında ise derslerinde başarılı olamıyor` diyor.

HANGİ YAŞTA, NE KADAR SU TÜKETMELİ?
Su tüketimi kuşkusuz her çocuğun yaşına, cinsiyetine, kilosuna, boyuna ve aktivite düzeyine göre değişiyor. Ancak yine de her çocuğun mutlaka alması gereken bir `su` miktarı var, Vücutta normal sıvı dengesinin korunması için alınması gereken sıvı gereksinimi vücut yüzeyine göre hesaplanıyor. Normal sıvı gereksinimi yaklaşık olarak 1500cc/m 2/24 saat olarak hesaplanıyor Ya da harcanan kaloriye göre günlük sıvı miktarı belirleniyor. Örneğin her 100 kaloriye 100 ml sıvı verilmesi normal kabul ediliyor.
` 6 -12 ay arasında: 30 ml ile 100 ml
` 1-3 yaş arasında: 1-3 litre
` 4-8 yaş arasında: 1-4 iltre
` 9-13 yaş arasında: 1-2 litre
NE ZAMAN SU VERMELİ?
Arzu Özgeneci Öngün bebeğiniz 6-12 aylıkken, katı gıdalara başlandıktan sonra, her 3 saatte bir yemekten sonra su vermeniz gerekiyor. Çocuğunuz 1-5 yaş arasında ise her 2-3 saatte bir yemek sonlarında 100 ml su vermeyi ihmal etmeyin. Yemekten önce verilen su karnın şişmesine ve yetersiz beslenmeye neden oluyor. Dolayısıyla çocuğunuza suyu yemek sonrasında vermenizde fayda var. Ancak eğer çoğunuz aşırı kilolu ise tok tutsun diye yemek öncesinde de su verebilirsiniz.

TUVALETE GİTME SIKLIĞINI TAKİP EDİN
Çocuğunuzun yeterli su tüketip tüketmediğini anlamanın en pratik yolu, tuvalete gitme sıklığını takip etmek. Dr. Arzu Özgeneci Öngün eğer çocuğunuz 2 saatte bir tuvalete gidiyorsa, idrarın yoğunluğu normalse, bu vücudunda yeterli su olduğu anlamına geldiğini belirterek, `Bebeklerde ise günde 7 bez harcanması vücutta yeterli su olduğunun önemli bir göstergesi oluyor` diyor.

ÇOCUĞUNUZA ÖRNEK OLUN
Çocuklar anne ve balarını örnek model alıyorlar. Bu nedenle yeterli su tüketmeleri için anne- babaların günlük su tüketimi konusunda çocuklarına örnek olmaları gerekiyor. Dolayısıyla çocuğunuzun yanında sık sık su için ve suyun sağlığımız için ne denli önemli olduğunu sık sık tekrarlayın.

http://www.tumgazeteler.com/?a=6677183