20110926

21. yüzyıl zayıflama yiyeceği: Badem!

Öyle bir yiyecek olsa ki, hem tok tutsa, hem zayıflatsa, hem lezzetli olsa, hem hemen bulunabilir olsa, hem de insan sağlığına sağlık katsa…

21. yüzyıl zayıflama yiyeceği:Badem!
 İşte İç Hastalıkları ve Metabolizma Uzmanı Dr. Ayça Kaya bademin araştırmalarla kanıtlanmış faydalarını anlatıyor.
21. yüzyıl mucizesinin adı Badem. Çiğ, kavrulmamış, tuzlanmamış badem. Uzun yıllardır yağlı tohumlar dediğimiz bir gurup yiyecek olan ceviz, badem, fındık, çekirdek, fıstık gibi yiyeceklerin içerdikleri kaliteli yağ asitleri sayesinde kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu olduklarını biliyorduk. Ancak bu yiyecekler yağlı oldukları için kalori değerleri de yüksek olduğu için kilo aldırır endişesi ile hastalarımıza dikkatli tavsiye ediyorduk.

HEM ZAYIFLATIYOR HEM GENÇLEŞTİRİYOR
Bademde çinko, demir, kalsiyum, potasyum, E vitamini gibi mineraller ve vitaminler vardır. Ayrıca içerdiği Amigdalin maddesinin kansere karşı koruyucu olabileceği savulunuyor. Bununla birlikte Ko enzim Q 10 ve Omega 3 seviyesi çok yüksektir. Bu enzim ve yağ asidi kalp damar hastalıklarından kişiyi koruyor ve yaşlanmaya gidiş sürecini yavaşlatıyor. Bademi düzenli tüketmek kötü kolesterol olan LDL’yi  %6 ila %15 oranında düşürüyor.
Bu kadar iyi kalpli olduğunu bildiğimiz bademin aynı zamanda çok da iyi zayıflattığı kanıtlandı.  Çok yakınlarda, Amerika’da yapılan bir araştırma ile de, zayıflamak isteyenlere günde 17 tane badem verildiğinde daha iyi kilo kaybettikleri gösterildi.
Bademin kaliteli protein içermesi ve sağlıklı yağlardan zengin olması kişiyi daha uzun süre tok tutuyor. Badem sert bir yiyecek olduğu için çiğnemesi zor oluyor ve bu durum kişinin çiğneme duygusunu tatmin ediyor. Lif oranı yüksek olduğu için bağırsak hareketlerini artırıyor. Hazırlama zorluğu olmadığı için her yerde kolayca bulunabiliyor ve her yere  kolayca taşınabiliyor.

Zayıflamak için bademi nasıl yiyeceğiz diyenler için;
• Bademi satın alırken dikkat ; çiğ, kavrulmamış ve tuzsuz olarak satın alın.
• Mümkünse kabuklu ve kabuğu kolay kırılabilir olandan tercih edin.

• Bir defada 15’den fazla yemeyin. Küçük bir kaseye sayarak koyun. İş yerinizde çekmecenizde ve çantanızda 15’lik küçük paketler şeklinde de bulundurabilirsiniz.
• Ara öğünlerde özellikle tercih etmeye çalışın. Az yağlı süt ve ayranla birlikte mükemmel bir birliktelik oluşturuyor.
• Meyveleri tek başına yemektense bademle birlikte yediğinizde glisemik indeksi düşürmüş olursunuz bu da sizin daha tok kalmanızı sağlar.
• Yiyecek bir şey bulamadığınızda da 50 tane bademi bir öğün olarak da tüketebilirsiniz.

MİLLİYET

20110923

* Erkeklere neler oluyor / Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU


Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU

Erkeklere neler oluyor

Yorgunluk, halsizlik, isteksizlik, odaklanma güçlüğü veya unutkanlık gibi rahatsızlıklarınız var mı? Sevdiklerinizi istemeden kırıyor, uyku bozukluğu mu yaşıyorsunuz... Sizin depresyon sandığınız sakın testosteron hormonlarınızın azalması olmasın?

Birkaç hafta önce 50’nci yaşgününü kutlayan hastamın anlattıklarını sizinle paylaşıp, konuya daha sonra gireceğim. Hastamın son iki yıldır kilosu giderek artmış, bel çevresi neredeyse 110 santimi aşmıştı. Son altı ayda zirve noktasına ulaşan yorgunluk, halsizlik, isteksizlik, odaklanma güçlüğü ve unutkanlıktan yakınıyordu. Altı aydır daha alıngan, ürkek ve sinirli biri olduğunu farketmeye başlamıştı. Anlamsız öfke atakları yaşıyor, eşi, çocukları ve arkadaşlarını istemeden kırıyor, üzüyordu. Son zamanlarda sabahları yorgun uyandığını, işe bile gitmek istemediğini fark etmişti. Zaten işe gittiği günlerde de odasına kapanıyor, gazete, dergi, televizyon derken, günü tamamlıyordu.
Yorgunluk şikâyetiyle müracaat ettiği doktor, yaptığı sağlık taramaları tamamlandığında, “Hiçbir şeyin yok, bomba gibisin, bunlar geçici şeyler, ye, iç, keyfine bak, ciddiye alma!” demiş, birkaç vitamin verip evine yollamıştı! Hastamın anlattıklarının kısa özeti bu.
Ona, hormonlarının ölçülüp ölçülmediğini sordum. Maalesef bakılmamıştı. Yaptırması gereken hormonal analizleri (total ve serbest testosteron, TSH, LH, FSH, prolaktin...) bir kâğıda yazıp sonuçlarıyla birlikte beni tekrar aramasını istedim.
Birkaç gün sonra test sonuçları geldi. TSH’sı normal, testosteron seviyeleriyse çok düşmüş, adeta dibe vurmuştu. Total testosteronu 2 ng/ml (normali 3-10 ng/ml), serbest testosteronu 4 pg/ml (normali 9-47 pg/ml) idi. Sorununun, testosteron düşüklüğü olduğunu düşünerek üroloji uzmanı bir meslektaşıma gönderdim. Çünkü uzmanlık gerektiren daha ileri incelemelere hatta belki de psikolojik değerlendirmelere ihtiyacı vardı.

60’LI YAŞLARDAN 40’LI YAŞLARA İNDİ
Testosteron eksikliği ve buna bağlı cinsel isteksizlik, enerji azalması, kas kuvvetsizliği, hayattan zevk almama hali, yorgunluk, mutsuzluk, karamsarlık, uyku eğilimi, iş ve sosyal performansta düşme hatta depresyon eğilimi son yıllarda erkekler arasında hızla yaygınlaşan bir sorun. Bunlar 60’lı yaşlar sonrasında bile seyrek görülen sorunlar olması gerekirken 50’li, hatta 40’lı, 30’lu yaşlarda bile sıkça görülmeye başlandı.
Kısacası durum ciddi! Çünkü giderek yaygınlaşıyor. Testosteron hormonunun azalması problemi yavaş, sessiz ve derinden ilerleyen bir süreç. Biraz da bu nedenle olsa gerek erken dönemde pek fark edilmiyor. Yaşanan problemler doğal yaşlanmanın neticesi zannediliyor.
Testosteron düşüklüğünün pek çok belirtisi var. Yukarıda anlattığım beyefendi bu sorunların çoğunu zaten yaşamış, diğerlerini ilerdeki satırlarda okuyacaksınız. Testosteron azaldığında, en önemli sorun, ‘cinsel isteksizlik ve güçsüzlük’ oluyor. Çoğu erkek cinsel yaşamını neredeyse ‘Ayda 1-2’ ile sürdürmek zorunda kalıyor.

DİĞER BELİRTİLERİ NELER

Erkeklerdeki bu gelişmeleri özellikle konunun uzmanı olan ürologlar endişeyle izliyor. Düşük testosteron sendromu olarak tanımlanan bu durumu açık seçik, her zaman, herkesle rahat rahat konuşamadıkları için tedirginlikleri daha da artıyor. Çünkü bu ciddi testosteron azalmasının sonuçları sadece cinsel isteksizlikle sınırlı değil. Sorunun başka işaretleri, yarattığı başka problemler de var. Bu sorun, erkeklerde kilo alma, zor kilo verme, kısacası kiloyu yönetme problemlerine de yol açıyor. Göbeklenme ve testosteron simidi diye tanımlanan bel çevresi yağlanması kaçınılmaz bir süreç haline geliyor.
Dahası var: Bu erkeklerde bir süre sonra klinik depresyon, bu değilse bile kaygı hali, isteksizlik, halsizlik, yorgunluk, işte güçten elini ayağını çekme, sosyal ilişkilerini sınırlama gibi sorunlar başlıyor. Sık görülen odaklanma bozukluğu ve unutkanlık da bu işin bir parçası olabiliyor.
İsterseniz sorunun diğer işaretleri de sıralayalım: Uykusuzluk, uyku bölünmeleri ya da tam tersine uyku eğilimi sık görülüyor. Bu erkeklerin sinir sistemi ayarları da değişiyor. Daha öfkeli, daha kolay parlayan, daha alıngan, sık kavga eden, çekingen, kabuğuna çekilmeye eğilimli, yani erkeği erkek yapan ‘güç üreticisi biri olmak’ durumundan çıkan yeni bir erkek profili devreye giriyor.

Spermde de sorunlar var
Erkeklerde ortaya çıkan olumsuz değişimler sadece testosteron kaybıyla da sınırlı değil. Erkeklerin sperm üretiminde de ciddi problemler var. Bunlar, hem sayısal hem de yapısal problemler... Üroloji uzmanlarına göre erkeklerin sperm sayılarında son yıllarda ciddi bir azalma meydana geldi. Ayrıca spermlerin kalitesi de bozulmaya başladı. Bu iki gelişmenin ortak sonucu da üreme yeteneğinin azalması olarak çıkıyor karşımıza. Üroloji uzmanları bu gelişmeleri endişeyle izlediklerini söylüyorlar.

Laptoplara dikkat

Spermleri üreten yumurtalıklar ısınmaya karşı aşırı hassas organlar. Zaten, bu nedenle vücudun dışına yerleştirilmiş oldukları düşünülüyor. Çevresel ısınma da yumurtalıklardaki sperm üretimini ciddi bir şekilde ve de olumsuz yönde etkiliyor. Normalde yumurtalıkların beden ısısından 1-1.5 derece daha düşük ortamda görev yapmaları verimliliklerini artırıyor. Dış ortam veya kasık bölgesinde ısının artması, fonksiyonlarını olumsuz yönde etkiliyor. Giyinme tarzımızın değişmesi (dar iç çamaşırları) ve çevresel ısınmanın artması yumurtalıklarda da aşırı ısınmaya yol açıyor. Önemli bir tehlike kaynağı da kucak tipi bilgisayarlar, yani laptoplar! Bunlar da kasık bölgesinde ve yumurtalıklarda aşırı ısınmaya, sperm üretimi ve kalitesinde bozulmaya yol açıyor.

Bunlar da önemli
Tek sorun, çevresel ısınma felaketi değil. Alkol, sigara içme alışkanlığı ve beslenme yanlışları da çok önemli problemler. Fastfood ya da yağlı besinleri sık ve fazla tüketenlerde, şeker kullanımı yüksek olanlarda, aşırı kilolularda, özellikle insülin direnci düzeyinde kilo sorunu yaşayanlarda, sık sık diyet yapıp kilo alıp verenlerde, stresini yönetmekte zorlananlarda bu tür değişiklikler daha kolay ve daha sık görülüyor. Kısacası sorunun birçok sebebi var ve bir an önce çözülmesi şart. Yoksa erkeklerin işi giderek zorlaşacak. 
HURRIYET

20110903

* Ne kadar et yemeli - Mehmet Öz

Ne kadar et yemeli

ABD’nin en popüler doktorlarından Mehmet Öz, Amerikan Time dergisine bu yaz ikinci kez kapak konusu oldu.

02:30 | 03 Eylül 2011
Ne kadar et yemeli
DIŞ HABERLER?SERVİSİ
Öz, kaleme aldığı makalede tüketilmesi ve kaçınılması gereken yiyecekleri anlattı. Sağlıklı bir yaşam için başlıca   3 önerisi bulunan başarılı doktor bunları, “hem et hem sebze tüketin”, “toprakta yetişen yiyecekleri seçin” ve “egzersiz yapın” olarak sıraladı. İşte Öz’ün sağlıklı bir yaşam için dikkate alınması gereken tavsiyeleri...


BROKOLİ: Kolesterolü düşürür. Karaciğerleri temizlemeye yardımcı olur.

-ZEYTİNYAĞI: Kötü kolesterol oranı düşüktür. İyi kolesterol oranını ise yükseltir. Kalp rahatsızlıkları riskini azaltır.

-OMEGA 3 YAĞI: Kalp hastalıkları geçirme riskini azaltır. Beyin sağlığı ve gelişimi için idealdir.

-YUMURTA: Bilim insanları günde 1 yumurta tüketilmesini önerir. Ancak yumurta sarısında bulunan kolesterol nedeniyle, yüksek tansiyon problemi yaşayan kişiler bu tüketimi doktorlarına danışıp gerçekleştirmeli.

-TRANS YAĞLAR: Birçok gıdadan çıkarılmıştır. Sağlık için çok zararlıdır.

-TUZ: Tansiyonu tehlikeli seviyelere çıkarır. Eğer tuza karşı hassas olup olmadığınızı öğrenmek istiyorsanız, tuz tüketmeden önce ve sonra tansiyonunuzu ölçüp karşılaştırın.

-KIRMIZI ŞARAP: Üzümde bulunan antioksidan nedeniyle kötü kolesterolü ve kalp rahatsızlığı riskini azaltır. Hayvanlar üzerinde yapılan bazı testler kırmızı şarabın obezite ve diyabetle de savaştığını göstermiştir. Kalori oranı az olduğu için hergün yaklaşık 2 kadeh tüketilebilir.

-ÇİKOLATA: İçerisindeki süt seviyesi ne kadar azalırsa o kadar yararlı olur. Bu yüzden bitter çikolata önerilir. Haftada birkaç kez yaklaşık 30’ar gram bitter çikolata tüketilebilir.

-KURUYEMİŞ: Kötü kolesterolü azaltır ve açlığı bastırır.

-KAHVE: İçerisinde bulunan antioksidanlar sayesinde bunama ve Parkinson hastalığı riskini azaltır. Ancak çok fazla kahve sinir sistemini kötü etkiler.

-SÜT: Sütün içindeki kalsiyum besinleri öğütmeye yardımcı olduğu için vücut daha az yağ emer. Bu sayede kilo vermeye yardımcı olur. Az yağlı veya normal süt arasında büyük bir fark yoktur. Çünkü yağ ne kadar azalırsa sütün içindeki doğal şeker oranı o kadar artar. Günde yarım litreye kadar süt tüketilebilir.

-ET: Haftada en fazlya yarım kilo et tüketilebilir. Bundan fazlası ise kilo aldırır ve sağlık problemlerine yol açar. Çok fazla et ağırlıklı bir diyet kalp rahatsızlıkları ve felce neden olabilir.

-ÇİLEK VE BÖĞÜRTLEN: İçlerinde yüksek miktarda bulunan antioksidanlar, yaşlılık sonucu oluşan, kalp rahatsızlıkları, kanser ve diyabet gibi hastalıkları önlemeye yardımcı olur.



Haftada 150 dk hızlı yürüyüş


Doktor Mehmet Öz, egzersiz tavsiyesinde bulunurken ABD’nin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin (CDC) önerilerini baz alıyor. Merkez, yetişkin bir bireye haftada 150 dakika hızlı yürüyüş yapmasını tavsiye ediyor. Bu da günde yaklaşık 20 dakikaya denk geliyor. Ancak yürüyüş yerine koşuyu tercih edenler haftada 75 dakikalık bir koşuyla aynı egzersizi yapmış sayılıyor. Kilosu ortalama 73 olan bir kişi 1 saatlik düşük tempolu bir egzersiz ile yaklaşık 365 kalori yakabiliyor. Egzersiz sonrasında tatlı yerine bir elma tüketilmesi gerekiyor.

MİLLİYET
http://gundem.milliyet.com.tr/ne-kadar-et-yemeli/gundem/gundemdetay/03.09.2011/1433980/default.htm