Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU

Erkeklere neler oluyor
Yorgunluk,
halsizlik, isteksizlik, odaklanma güçlüğü veya unutkanlık gibi
rahatsızlıklarınız var mı? Sevdiklerinizi istemeden kırıyor, uyku
bozukluğu mu yaşıyorsunuz... Sizin depresyon sandığınız sakın
testosteron hormonlarınızın azalması olmasın?
Birkaç hafta önce
50’nci yaşgününü kutlayan hastamın anlattıklarını sizinle paylaşıp,
konuya daha sonra gireceğim. Hastamın son iki yıldır kilosu giderek
artmış, bel çevresi neredeyse 110 santimi aşmıştı. Son altı ayda zirve
noktasına ulaşan yorgunluk, halsizlik, isteksizlik, odaklanma güçlüğü ve
unutkanlıktan yakınıyordu. Altı aydır daha alıngan, ürkek ve sinirli
biri olduğunu farketmeye başlamıştı. Anlamsız öfke atakları yaşıyor,
eşi, çocukları ve arkadaşlarını istemeden kırıyor, üzüyordu. Son
zamanlarda sabahları yorgun uyandığını, işe bile gitmek istemediğini
fark etmişti. Zaten işe gittiği günlerde de odasına kapanıyor, gazete,
dergi, televizyon derken, günü tamamlıyordu.
Yorgunluk şikâyetiyle
müracaat ettiği doktor, yaptığı sağlık taramaları tamamlandığında,
“Hiçbir şeyin yok, bomba gibisin, bunlar geçici şeyler, ye, iç, keyfine
bak, ciddiye alma!” demiş, birkaç vitamin verip evine yollamıştı!
Hastamın anlattıklarının kısa özeti bu.
Ona, hormonlarının ölçülüp
ölçülmediğini sordum. Maalesef bakılmamıştı. Yaptırması gereken hormonal
analizleri (total ve serbest testosteron, TSH, LH, FSH, prolaktin...)
bir kâğıda yazıp sonuçlarıyla birlikte beni tekrar aramasını istedim.
Birkaç
gün sonra test sonuçları geldi. TSH’sı normal, testosteron
seviyeleriyse çok düşmüş, adeta dibe vurmuştu. Total testosteronu 2
ng/ml (normali 3-10 ng/ml), serbest testosteronu 4 pg/ml (normali 9-47
pg/ml) idi. Sorununun, testosteron düşüklüğü olduğunu düşünerek üroloji
uzmanı bir meslektaşıma gönderdim. Çünkü uzmanlık gerektiren daha ileri
incelemelere hatta belki de psikolojik değerlendirmelere ihtiyacı vardı.
60’LI YAŞLARDAN 40’LI YAŞLARA İNDİ
Testosteron
eksikliği ve buna bağlı cinsel isteksizlik, enerji azalması, kas
kuvvetsizliği, hayattan zevk almama hali, yorgunluk, mutsuzluk,
karamsarlık, uyku eğilimi, iş ve sosyal performansta düşme hatta
depresyon eğilimi son yıllarda erkekler arasında hızla yaygınlaşan bir
sorun. Bunlar 60’lı yaşlar sonrasında bile seyrek görülen sorunlar
olması gerekirken 50’li, hatta 40’lı, 30’lu yaşlarda bile sıkça
görülmeye başlandı.
Kısacası durum ciddi! Çünkü giderek
yaygınlaşıyor. Testosteron hormonunun azalması problemi yavaş, sessiz ve
derinden ilerleyen bir süreç. Biraz da bu nedenle olsa gerek erken
dönemde pek fark edilmiyor. Yaşanan problemler doğal yaşlanmanın
neticesi zannediliyor.
Testosteron düşüklüğünün pek çok belirtisi
var. Yukarıda anlattığım beyefendi bu sorunların çoğunu zaten yaşamış,
diğerlerini ilerdeki satırlarda okuyacaksınız. Testosteron azaldığında,
en önemli sorun, ‘cinsel isteksizlik ve güçsüzlük’ oluyor. Çoğu erkek
cinsel yaşamını neredeyse ‘Ayda 1-2’ ile sürdürmek zorunda kalıyor.
DİĞER BELİRTİLERİ NELER
Erkeklerdeki
bu gelişmeleri özellikle konunun uzmanı olan ürologlar endişeyle
izliyor. Düşük testosteron sendromu olarak tanımlanan bu durumu açık
seçik, her zaman, herkesle rahat rahat konuşamadıkları için
tedirginlikleri daha da artıyor. Çünkü bu ciddi testosteron azalmasının
sonuçları sadece cinsel isteksizlikle sınırlı değil. Sorunun başka
işaretleri, yarattığı başka problemler de var. Bu sorun, erkeklerde kilo
alma, zor kilo verme, kısacası kiloyu yönetme problemlerine de yol
açıyor. Göbeklenme ve testosteron simidi diye tanımlanan bel çevresi
yağlanması kaçınılmaz bir süreç haline geliyor.
Dahası var: Bu
erkeklerde bir süre sonra klinik depresyon, bu değilse bile kaygı hali,
isteksizlik, halsizlik, yorgunluk, işte güçten elini ayağını çekme,
sosyal ilişkilerini sınırlama gibi sorunlar başlıyor. Sık görülen
odaklanma bozukluğu ve unutkanlık da bu işin bir parçası olabiliyor.
İsterseniz
sorunun diğer işaretleri de sıralayalım: Uykusuzluk, uyku bölünmeleri
ya da tam tersine uyku eğilimi sık görülüyor. Bu erkeklerin sinir
sistemi ayarları da değişiyor. Daha öfkeli, daha kolay parlayan, daha
alıngan, sık kavga eden, çekingen, kabuğuna çekilmeye eğilimli, yani
erkeği erkek yapan ‘güç üreticisi biri olmak’ durumundan çıkan yeni bir
erkek profili devreye giriyor.
Spermde de sorunlar var
Erkeklerde
ortaya çıkan olumsuz değişimler sadece testosteron kaybıyla da sınırlı
değil. Erkeklerin sperm üretiminde de ciddi problemler var. Bunlar, hem
sayısal hem de yapısal problemler... Üroloji uzmanlarına göre erkeklerin
sperm sayılarında son yıllarda ciddi bir azalma meydana geldi. Ayrıca
spermlerin kalitesi de bozulmaya başladı. Bu iki gelişmenin ortak sonucu
da üreme yeteneğinin azalması olarak çıkıyor karşımıza. Üroloji
uzmanları bu gelişmeleri endişeyle izlediklerini söylüyorlar.
Laptoplara dikkat
Spermleri
üreten yumurtalıklar ısınmaya karşı aşırı hassas organlar. Zaten, bu
nedenle vücudun dışına yerleştirilmiş oldukları düşünülüyor. Çevresel
ısınma da yumurtalıklardaki sperm üretimini ciddi bir şekilde ve de
olumsuz yönde etkiliyor. Normalde yumurtalıkların beden ısısından 1-1.5
derece daha düşük ortamda görev yapmaları verimliliklerini artırıyor.
Dış ortam veya kasık bölgesinde ısının artması, fonksiyonlarını olumsuz
yönde etkiliyor. Giyinme tarzımızın değişmesi (dar iç çamaşırları) ve
çevresel ısınmanın artması yumurtalıklarda da aşırı ısınmaya yol açıyor.
Önemli bir tehlike kaynağı da kucak tipi bilgisayarlar, yani laptoplar!
Bunlar da kasık bölgesinde ve yumurtalıklarda aşırı ısınmaya, sperm
üretimi ve kalitesinde bozulmaya yol açıyor.
Bunlar da önemli
Tek
sorun, çevresel ısınma felaketi değil. Alkol, sigara içme alışkanlığı
ve beslenme yanlışları da çok önemli problemler. Fastfood ya da yağlı
besinleri sık ve fazla tüketenlerde, şeker kullanımı yüksek olanlarda,
aşırı kilolularda, özellikle insülin direnci düzeyinde kilo sorunu
yaşayanlarda, sık sık diyet yapıp kilo alıp verenlerde, stresini
yönetmekte zorlananlarda bu tür değişiklikler daha kolay ve daha sık
görülüyor. Kısacası sorunun birçok sebebi var ve bir an önce çözülmesi
şart. Yoksa erkeklerin işi giderek zorlaşacak.
HURRIYET